17 Mayıs 2015 Pazar

Mucize

Beni aglatan filmlerden bir tanesi oldu. Annemle gitmistik Mucize filmine, gercek bir hikayede uyarlanan film bizi cok etkiledi . Dugusal olmasina ragmen güldüren sahnelerde vardi filmin. Beni böyle aglatan ve etkileyen bir filmi herkese tavsiye ediyorum sevgiyle kalin Prenseslerim. 


1960'ların yoksulluk içerisindeki Türkiye’sine ayna tutan film, aynı zamanda darbe sürecinin etkisini de beyazperdeye taşıyor. Ege'nin cennet gibi bir köşesinden Anadolu'nun uzak bir köyüne sürgün yiyen bir öğretmenin (Talat Bulut) hikayesini anlatan film, yokluk içerisinde okulu, okumayı eğitimi dört gözle bekleyen çocukları da konu ediniyor. 

Başarılı müzik kariyerinin ardından sinemaya yönelen yönetmen ve senarist Mahsun Kırmızıgül'ün dördüncü uzun metrajlı filmi olan Mucize, yine dram öğelerinin ağır bastığı bir öyküye sahip. Senaryosu da Kırmızıgül'e ait olan projede Talat Bulut, Mert Turak gibi isimler yer alıyor.





16 Mayıs 2015 Cumartesi

Taraklı

Herkese merhabalar esimle gecen sene bir haftasonu Sakarya ya yakin olan sirin bir ilceye Tarakliya gitmistik. Cok tatli bir yerdi tertemiz havasi olan cok sirin bir ilce, her yer yesil. Memleketimiz ne güzel her kösesi ayri bir güzellikte gercekten, iste Taraklida cektigim resimlerle herkese huzurlu ve mutlu bir haftasonu diliyorum sevgiyle kalin Prenseslerim. 








14 Mayıs 2015 Perşembe

Kocan Kadar Konus

en son gittigim sinema filmi Kocan Kadar Konus Ezgi Molayi cok severim filmine de bayildim. Cok eglendim ve evet gerceklerde böyle Türkiyede 30 yasinda ve bekarsan yandin evlenmeyi düsünmüyormusun diye sorarlar sanki düsünmekle oluyor bu isler hersey kader kismet evlenirsin cocuk düsünmüyormusun derler derler derlerde derler. Neden derler?, yani ben belki dogru insani bulamiyorum yada evlenmek istemiyorum yani neden böyle bir baski var evli oldum diye evlenilir mi hic, var yani sadece evli olmak icin evlenenler de var, yada mantik evliligi yapan, nasil yapiyorlar bilmiyorum koca bir mutsuzluk olur bence.  Insanin elinde degil ki bazi seyler allah ne yazdiysa o olur Türk kizi olmak zor is ama bir gün kaderindeki prens karsina cikiyor ve evleniyorsun :). Sonrasin da zaten ömür boyu evlisin o yüzden hayatimizin her anin tadini cikaralim sinir bozucu insanlari dinlemeyelim. Hayat kisa bir kere genc oluyorsun en güzel zamanlar sonra kaderinde varsa olucagi varsa herseyi kendiliginde oluyor zaten bir mucize gibi. Biz sadece dua edelim herseyin hayirlisini isteyelim. Son olarak bu filmi mutlaka izleyin derim ben :).


Efsun üzerinden, bu coğrafyada yaşayan kadınların, daha küçük yaşlarda koca bulmaya programlandıklarını ileri süren yapım 30 yaşına gelmiş olan Efsun'un hayatının kalan kısmını birlikte geçirmeyi hedeflediği gerçek aşkı, sevgiyi, dürüstlüğü arayışını anlatırken, akranı olan kadınlar gibi erkekleri yönlendiremeyen genç kadının imdadına, "kadınlığın kitabını yazmış" İzmirli ailesi yetişir. Kendisini güvenilir Türk kadınlarına emanet eden Efsun erkeklerin tüm zaaflarını öğrendikten sonra ise karşısına yıllardır unutamadığı lise aşkı Sinan çıkar! 
Şebnem Burcuoğlu'nun aynı adlı romanından beyazperdeye uyarlanan öykü, çevresindeki her kadın hızla evlilik hazırlığına girişip gelinlik giyme hayalleri kurarken; hayatına girmesini istediği doğru adamı bir türlü bulamayan bir kadının, Efsun'un hikayesini anlatıyor! Başrollerde Ezgi Mola ve Murat Yıldırım'ı izleyeceğimiz filmin yönetmenliğini ise Kıvanç Baruönü üstleniyor.












13 Mayıs 2015 Çarşamba

Gelin Duvaklari

Yaz yaklasiyor yine dügün zamani geliyor gecen sene bu zamanlar bir tatli kosturmaca icindeydim. Dügün ile ilgili postlarim halen bitmedi :). Bu sefer gelin duvaklari ile ilgili bir postum var. Ben gelin duvagimi mutlaka tepeden olmasini söylemistim kuaföre. Bazilari bence yüzün görünmez arkadan yap deselerde ben istedigimi yaptirdim, iyiki de öyle yaptirmistim, simdi resimlere bakinca mutlu oluyorum :). Bence bu sekilde daha nostaljik bir hava oluyor ve ben bayiliyorum nostaljik vintage olan herseye :). Ayrica rahibe duvagi ve kenari dantelli kullanmistim uzundu duvagim ama dügünde bile cikartmadim :). Herkese mutlu bir gün olsun sevgiler Prenseslerim.









Ve Daglar Yankilandi

Khalded Hosseinin yeni kitabi ciktiginde heyecanla almistim, cünkü diger kitablari Bin Mühtesem Günes ve Ucurtma Avcisini severek okumustum. Nedense bu kitabi öyle olmadi benim icin, cok zor okudum ve bir an önce bitsin istedim. Biraz hayal kirikligina ugradim diyebilirim o yüzden bu kitabi tavsiye edemiyorum ama Bin Mühtesem Günes romanini siddetle tavsiye ediyorum okudugum en muhtesem romanlardan bir tanesiydi. 




Gece vakti, çölü bir el arabasını çekerek geçen bir baba. Arabanın içinde annesiz iki çocuk; iki kardeş; biri kız, biri erkek. Küçük Peri için ağabeyi Abdullah, ağabeyden çok öte. On yaşındaki Abdullaha sorsanız Peri, her şey demek. Köylerinden Kâbile varmak için çıktıkları yolculuğun sonunda aileyi yürek parçalayıcı bir son bekliyor. Fakat aslında bu bir son değil... Kardeşlerin başlarına gelenler -yakın ya da uzak- ilişki kurdukları tüm insanların hayatlarında nesiller boyu yankılanacak...


Hayat farklı aileleri sevgi ve fedakârlık, ihanet ve sadakat gibi ortak duygularla sınarken, karakterlerin başlarına gelenler ve yaptıkları seçimler, kitabın her biri ayrı bir renk ve lezzet taşıyan katmanlarını oluşturuyor. Afganistanın küçük bir köyünde doğan ve okuru Kâbilden Parise, San Franciscodan Tinos adasına taşıyan bu öykü, her sayfada renklenip güçleniyor.

Ve Dağlar Yankılandı, bizi biz yapan değerler üzerine düşündüren, ustalıkla yazıldığını her bölümde yeniden kanıtlayan, büyüleyici bir roman. Uçurtma Avcısı ve Bin Muhteşem Güneş ile dünya çapında sevilen bir yazar olan Khaled Hosseininin yazarlığında bir dönüm noktası.

Kürk Mantolu Madonna

okudugum kitablarin postunu hemen yapacagim demistim en son okudugum kitabin postunu hemen yaptim ne mutlu bana :). Almanya da ablamin verdigi Sabahaatin Alinin eseri olan Kürk mantolu Madonna kitabini kisa bir sürede okudum ve cok begendim ancak postunu yapamamistim kismet bugüneymis. Sabahattinin Alinin okudugum ilk romaniydi. Cok etkileyici yürege dokunan sözleri olan bu eseri ben cok begendim ve okumayanlara kesinlikle tavsiye ediyorum. Iste o derin sözleri paylasiyorum sizlere sevgiyle kalin Prenseslerim. 


"Bir insanın diğer bir insanı, hemen hemen hiçbir şey yapmadan bu kadar mesut etmesi nasıl mümkün oluyordu?"




"Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde, 'Bu öyle olmayabilirdi!' düşüncesi."




"Bir şey noksandı, fakat bu neydi? Evden çıktıktan sonra bir şey unuttuğunu fark ederek duraklayan, fakat unuttuğunun ne olduğunu bir türlü bulamayarak hafızasını ve ceplerini araştıran, nihayet, ümidini kesince, aklı geride, ileri gitmek istemeyen adımlarla yoluna devam eden bir insan gibi üzüntülüydüm."


"Başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğumuzu zannetmektir ki, ne kendimiz bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yoktur.

8 Saniye

Gercek bir hayat hikayesinden uyarlanan filmler her zaman ilgimi cekmistir. Bir cuma aksami beyaz showu izlerken konuk olan Esranin hayat hikayesi de ilgimi cok cekti kendisi rüyalar gördügünü ve rüyalarin gercek oldugunu anlatiyordu. Gercekten bende rüya gördügümde cok etkileniyorum. Ben 8 Saniye filmini begendim, hem gercek olmasi hemde Esranin film de kendisi oyuncu olarak oynamasi ilgi cekici, siradisi bir film izlemek isterseniz bu filmi mutlaka izlemelisiniz. 


Esra çocukluğundan bu yana sıra dışı rüyalar gören ve gördüğü rüyaların gerçekleşmesi nedeniyle dehşete kapılan bir genç kadındır. Hedefi ise çocukluğundan itibaren kendine rüyalarında eşlik eden ve yol gösteren gizemli adamı bulabilmektir. Esra maruz kaldığı her baskıya karşın elinden geleni yapıp çocukluk korkularından kurtulmaya, özgürlüğünü kazanarak hayatla barışmaya çalışacaktır


7 Mayıs 2015 Perşembe

Ve O Büyük Gün 24.08.2014 ♥ My Weeding Day

Herkese mutlu aksamlar evleneli sekiz ay olmasina ragmen sanki dün gibi o gün..., zaman ne cabuk geciyor. Dügün günümün detaylarini postu hazirlarken yine o güne döndüm desem dogrudur. Hani derler ya insan anlamiyor o günü tam öyle degil de cok cabuk geciyor o gün rüya gibi mesela gelinligime doyamadim yine giyesim var :). Mutluluk kücük detaylarda bazen bende o gün icinde yine bir seyler düsünmüstüm iste o büyük günden kareler...


Tabiki Kiz evi naz evi :) gelin evi olarak kapimiza böyle bir yazi astik. Hayatimda en duygusal an ne diye sorsalar o dogup büyüdügüm yerden cikarken babamin yüzüne bakarken an diyebilirim su an yazarken bile yine gözlerim doldu aglarim ben simdi yine.. nasil bir sey o cok zor nasil bakiyordu babam nasil agliyordu annem ve bende gelin kusagim abim tarafindan baglanirken yolun acik olsun dediginde baslamistim aglamaya...
♥ 


Gelin ve damat askisini ben hazirlamistim önceden 
♥ 


Gelin almaya gelenlere verilmek icin hazirlanan bu hediyeler o telasta unutuldugu icin bende evime ilk kez gelen misafirlerime hediye ediyorum simdi icinde minik sekerler var
 ♥ 



Ask yasadigim gelin ayakkabilarim
 ♥ 


Listedeki bütün isimler yazildi o gün..
♥ 

Gelin olan ben :) tabi kahveyi cok sevdigim icin de kahve icin bir gelin :) 
♥ 



Nedimelerim ve ben yüzüklerimiz nasil ? 
♥ 


Ankara da 24. Augustosda hava oldukca sicakti 
♥ 


Bizde hazirliklar devam ederken damat tarafida gelin arabasi hazirlatiriyormus yazim nasil ama canim esim benim :
♥ 


Ömür boyu bir beraberlige EVET dedigimiz o yer
♥ 


Ve Mutlu Son

♥ 

Rüya gibi bir gündü 24. Augustos 2014 simdi ise masal gibi...

Sevgiyle kalin Prenseslerim

5 Mayıs 2015 Salı

The Lunchbox

artik esimle de Hint filmleri izlemeye basladik gerci o benim kadar sevmesede yine de beraber ara sira izliyoruz, beraber izledigimiz en son film The Lunchbox (Sefertasi) filmini diger Hint filmlerinden biraz farkli buldum. Bir mutluluk bulma hikayesi ve ilginc bir ask hikayesi diyebilirim. Yavas ilerlemesine ragmen sonuna kadar izletiren ve bana o duyguyu yasatiran bir film oldu. 


Mumbay, mucizeler kentidir... Bu dev kentte her gün 160.000 sefertası evlerden alınıp işyerlerine dağıtılır, akşamüstleri de aynı şekilde toplanır. Mutsuz ev kadını İla'nın, ilgisiz kocasını heyecanlandırmak ümidiyle denediği tarifler, özene bezene hazırladığı sefertasları yanlışlıkla, emekliliğine çok az kalmış memur Saajan'a ulaşır. İla ile Saajan birbirlerine böylece ufak notlar iletmeye başlarlar. Hayallerin katili bu dev kentte ikisi de bir yudum umut bulur sefertaslarında. Birbirlerini gerçekten hiç görmeseler de yaşam düzenlerini tehlikeye atmayı göze alarak sefertasları üzerinden olağanüstü bir ilişkiye girişirler. Birbirlerine hayatlarında eksik olduğunu yıllarca farketmedikleri şeyleri hissettirdikçe, o eksiği kapatabilecek kişiler olduklarını da hissettirmeye başlarlar.



''YANLIŞ TREN SİZİ DOĞRU YOLA GÖTÜREBİLİR''




Bögürtlen Kisi

biraz önce bitirdigim Bögürtlen Kisi kitabini blogumda hemen paylasmak istedim, uzun zamandir okudugum en sürükleyici kitablardan bir tanesi oldu benim icin Sarah Jio´nun okudugum ilk kitabiydi sanirim bundan sonra diger romanlarinida alip okuyacagim. Kisacasi Bögürtlen Kisini cok begendim yüregime dokunan hikayesi ile bu kitabi herkese siddetle tavsiye ediyorum sevgiyle kalin. 


"Canım Daniel'ım,

Kaybolduğun gün dünyam sona erdi, canım oğlum. Seni her kim alıp götürdüyse, seninle birlikte kalbimi, hayatımı da çaldı. Ben senin gülümsediğini görmek, kahkahalarını duymak, mutluluğunu paylaşmak için yaşıyordum."

Vera Ray 1933 yılının o karlı mayıs akşamında üç yaşındaki oğlu Daniel'ı son kez öptüğünü bilmiyordur. Her ne kadar oğlunu yalnız bırakma düşüncesinden nefret etse de hayatlarını devam ettirmek için çalışmak zorundadır. Tek avuntusu, gün ağardığında küçücük oğluna sarılacak olmasıdır. Ancak Vera geri döndüğünde karşılaştığı manzara, Daniel'ın boş yatağıdır. Bir de karlar içine gömülmüş olan oyuncak ayısı.

Seksen sene sonra Seattle yine mayıs ayında karlar altındadır. Köklü bir gazetede muhabir olan Claire Aldridge, bu doğaüstü olayı haber yapacaktır. Araştırmalarına devam eden Claire, küçük çocuğun bu zamana kadar sonuçlanmamış kaçırılma davasıyla karşılaşır. Evlat kaybetmenin ne demek olduğunu çok iyi bilen Claire, bu olayı çözmeye karar verir. Ancak çözdüğü her düğümün, onu Vera'yla olan bağlantısına yaklaştırdığından habersizdir…




Ankara da Bahar




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...